Müziğin çok fazla boyutu var. Sonsuz değil belki, bilemem. Ama çok. Tatlısı, acısı, hızlısı, yavaşı, konservesi, buğulaması… Geçen yüzyıldan miras en son moda ise kayıt teknolojisi. Uzun zamandan beri bu modanın köleleriyiz.
Çok ama çok daha eski başka bir moda ise çalmaktır. Şarkı çalmak, bir kompozisyonu icra etmek değil. Sadece çalmak. Uzun süreler boyunca uyumlu, güzel veya ihtiyaca göre sesler çıkarmak. Mesela bir düğün sırasında, bir ayin sırasında veya sadece vakit geçirmek için. İşin köküne baktığınızda şarkı, kompozisyon falan yoktur. Makam vardır, mod vardır, ritm vardır. Veya sadece bir takım sesler vardır. Kısacası bir duygu ortamı. Ve elbette bu duygu ortamında uzun süreler gezinen çalgıcılar.
Sanırım bu kayıtlarda yaptığımız bu iki modanın birleşimi oldu. 21. yüzyıl İstanbul’u bu müzisyenlere bunları çaldırmış demek ki. Ve kaydetmişiz. Her dinleyen kendi anlamlarını yükleyecek, içinden kendi anlayabildiği, anlamak istediği duyguları yakalayacak. Umut bu.
Bu kadar serbest bir müziğin en büyük gücü dürüstlüğü olsa gerek. Güzelliği, doğruluğu, ait olduğu kültür katmanının göstergeleri ise elbette ki tartışılabilir. Dürüstlük de bir duygu ortamıdır belki. Herkesin hoşlanmayabileceği. Bu kayıtları yayınlayabildiğimiz için çok şanslıyız. Umarım dinleyenler de kendilerini öyle hissederler.” Demirhan Baylan
Size daha iyi hizmet sunmak, içerik ve reklamları kişiselleştirmek için çerezler aracılığı ile internet tarama verileri topluyoruz.