Hoşgeldiniz!
Sözleri;
Gönül eliyle dikilen
Sevgi insana yakışır
Aşkın oduyla tutuşan
Sevgi insana yakışır
Seherde ağlayıp öten
Burcu burcu hasret tüten
Yusuf'u zindana atan
Sevgi insana yakışır
Sevgi haktan ibarettir
Gönüllerde işarettir
En büyük bir ibadettir
Sevgi insana yakışır
Akarsu'yum sevgi güzel
Dilde güzel telde güzel
Dosta giden yolda güzel
Sevgi insana yakışır
Muhlis Akarsu Hakkında
Muhlis Akarsu 1948 yılında Sivas'ın Kangal ilçesinin Minarekaya köyünde doğdu. İlk okulu Minarekaya'da okudu; bu dönemde Bektaşi Cem cemaatlerinde, yörenin seyitlerinin ve ozanlarının etkisinde kalarak saz çalıp söylemeye başladı. Orta öğrenimini, ailesinin ekonomik zorlukları nedeniyle yarım bırakmak zorunda kaldı. Küçük yaşlardan itibaren şiir yazdı, deyiş ve nefes kurdu. Bağlamasıyla birlikte zakirlik yaptı. Hacı Bektaşi Veli, Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, Karacaoğlan ve Aşık Veysel gibi ustaları kendine örnek aldı.
"İŞTE GELDİM GİDİYORUM"
2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta Madımak Oteli'ni ateşe veren gericiler ve o düşüncede yan tutanlar Muhlis Akarsu'yu ve 37 aydını diri diri yakarlar.
Ardında milyonlarca seveni ile birlikte 100'den fazla 45'lik plak, 4 uzun çalar, 20 kaset ve yüzlerce deyiş bırakır. Muhlis Akarsu
Muhlis Akarsu'nun yapıtlarında lirik tavır hemen fark edilir. Repertuarının büyük bir bölümünde aşk ve sevda deyişleri yer alır. Yar üzerine söylediği, feleğe çattığı, gurbete içerlediği, ayrılığa üzüldüğü yüzlerce deyişi vardır.
Deyişlerinde toplumsal konulara da kayıtsız kalmaz. Bir kaç deyişinde cahilliğe, köleliğe, yoksulluğa başkaldırdığı görülür. Alevi-Bektaşi edebiyatının ve müziğinin deyiş türüyle ünlenen ozanı Muhlis Akarsu'nun Pir Sultan Abdal ve Karacaoğlan etkisini her zaman hissetmek mümkündür.
Muhlis Akarsu'nun eserlerini dinledikçe gerçekten de Akarsu gibi çağlayan sesini hissedecek ve onu sevgiyle anacağız. Ruhu Şad Olsun.
Sivas nasıl unutulur ?
Sivas'ı anlatanların girizgahında; "Pir Sultan Abdal'ın tarihsel duruşundan mıdır nedir bilinmez, yakın zamana kadar Sivas denilince akla Pir Sultan gelirdi" cümlesi yer alır...
Öyledir de...
Ne var ki Sivas Pir Sultan'ın asıldığı şehir olarak pek makul bir sicile sahip değildir. Ama tarih, yine de iktidar mensupları ile Sivaslı sıradan insanı ayırmış ve Sivas'a "Ozanlar Şehri" olarak sahip çıkmıştır. Hatta yetiştirdiği Agahi, Aşık Veli, Ali İzzet, Aşık Veysel ve daha nice ozanlar dolayısıyla Sivas'ın ayrıcalıklı, özel bir yeri vardır... 12 Eylül sonrasında Sivas'ın toplumsal dokusunda köklü değişiklikler olur. Sivas büyük göç veren şehirlerin başında gelir. Sivas'tan göçenlerin çoğunu ilerici unsular, Aleviler oluşturur. Onlardan boşalan yerleri ise tam karşıt güçler doldurur.
On yıl içinde Sivas'ın yüzü kararır. 1993'lü yıllara gelindiğinde 12 Eylülcüler'in toplumsal güçleri bastırmak için dinci gericiliği kullanmaları sonuçlarını vermiş, gerici güçler sahiplerinin dahi zor kontrol ettikleri bir noktaya gelmiştir. Tarih boyunca Sivas kentinin şahsında hep iki çizgi varlığını devam ettirir... "Pir Sultan Abdal'ın baş eğmez direnişçi yolu ile Hızır Paşa'nın hain, ihanetçi çizgisi..." Bu iki farklı dünya anlayışı, bu insanlığın hizmetinde olma ile ona ihanet etme çizgisi 2 Temmuz 1993 tarihinde bir kez daha ortaya çıkacaktır.
"YÜZÜMÜZE GÜLEN MASKELİ DOSTLAR DIŞI NURDAN İÇİ ÇÖPLÜK GÖRÜNÜR"
SİVASIN 37 GÜLÜ
O gün Sivas'ta göz göre göre insanlar katledilir. Şeriatçılar bir bayram yerinde buluşmuş gibi
Madımak Otel'ini sarar ve insanlarımızı katlederler. 2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta Madımak Otel'ini ateşe veren gericiler ve o düşüncede yan tutanlar tam 37 aydını diri diri yakarlar. Bu katiller günler öncesinden hazırlık yapmalarına rağmen engellenememiştir. Sivas gibi küçücük bir şehirde kimin ne dolap çevirdiğinin bilinmemesi mümkün müdür ? Tersine istihbarat birimleri "olay çıkacağını rapor ettik" demektedirler. Üstelik olay çıkmamış, katliam yaşanmıştır. Dönemin Sivas Belediye başkanı katilleri "gazanız mübarek olsun" diye kutlamaya kadar işi vardırmıştır! 8 saat içinde dünyanın bir başka ucuna müdahale edilebildiği halde, Sivas'a yardım gönderilmemiş, insanların katledilmesine engel olunmamıştır!
Üzerinden yıllar geçti...
Ölenler ölmüş oldu.
Öldürenler hukuksuzluğun hukuk olduğu ülkemizde haklı olarak "ben suçsuzum"
diyebiliyorlar...
Peki ya Sivas nasıl unutulur ?
"Akarsu'yum yansam da, kül olup savrulsam da, bazı bazı gülsem de, yine gönlüm hoş değil..."
dizelerinin sahibi Muhlis Akarsu'yu 2 Temmuz 1993'de Madımak Otel'de yaktılar.
Madımak Oteli bir ara kebap salonu oldu, birileri ora da kebap yedi.
Kimin midesi kaldırır o mekanda "et" yemeyi ? Akıl almıyor...
Peki ya Sivas... Sivas nasıl unutulur ? ...
08.07.1993 Mustafa Güneş (Yazının Tamamı Mustafa Güneş'e aittir.)
Yükleyen: Güneş Plak
Yüklenme Tarihi: 22 Kasım 2022 - 00:15
Etiketler: