Eskişehir’de bir çocuğun ağlaması nedeniyle dondurmacı çalışanı ile yabancı uyruklu kişiler arasında tartışma çıkarken, olayı görüntülemek isteyen İHA muhabirleri de müdahaleye maruz kaldı.
Olay, Odunpazarı ilçesi Arifiye mahallesi Hamamyolu Caddesi’nde bulunan bir dondurma dükkânının önünde önceki gün meydana geldi. Bir kadın vatandaşın çocuğu dondurma dolabının önünde ağlamaya başladı. O sırada tezgâhta çalışan Sinan Kuş ismindeki vatandaş, kadın vatandaştan çocuğuyla birlikte banka geçmesini istedi. Bu isteğini birkaç sefer kibar şekilde tekrarladığı görülen dondurmacı Sinan Kuş’a iddiaya göre, kadın vatandaş hakarette bulundu. Diyaloğun karşılıklı tartışmaya dönmesi üzerine çevredeki vatandaşlar da hakaretler eden kadın vatandaşa tepki gösterdi.
Yaşanan tartışma sırasında bölgeden geçen İHA muhabirleri olayı görüntülemeye başlarken, söz konusu kadın vatandaşın ailesinden olduğu tahmin edilen biri yabancı uyruklu iki kişi gazetecilerin görüntü almasını engellemeye çalıştı. Kamera kayıttayken engelleme çalışmalarına devam eden iki kişinin hakaret ve küfür silsilesi gazetecilere karşı da devam etti. Olay esnasında çevreden geçen vatandaşların araya girmesiyle tartışmaya neden olan şahıslar bölgeden uzaklaştı.
"Bir şeyi düzgünce söyleyen insana kimse bu şekilde bağıra bağıra hakaret etmez"
Hakaret ve küfürlü sözler edilen dondurmacı Sinan Kuş, uygun bir dille kadının ağlayan çocuğu karşı banka almasını istediğini ancak yabancı uyruklu kadın vatandaşın hakaretler etmeye başlamasının ardından doğal karşılık verdiğini belirtti. Derdinin kavga çıkarmak olmadığını dile getiren Kuş, yaşananları şu ifadelerle anlattı:
“Çocuk bağırarak ağlıyordu. Açıkçası müşteri olmasaydı ben kaldıracaktım çocuğu. Sonuçta çocuktur ağlayabilir. Annesini kaybetmiş olabilir, gözünden kaçırmış olabilir. Ona da ağlayabilir. Müşteri çocuk çok bağırdığı için rahatsız oldu. Ben de hanımefendiye çocuğu alıp karşı banka geçin dedim. Tatlı bir dille söyledim. Yumuşak davranmak huyumuz oldu. Ben böyle deyince sanki ona bir laf söylemişim gibi direkt hakaret etmeye başladı. Ben kâle almadım. Döndüm işimi yapmaya devam ettim. Ben durdukça defaatle üstüme geldi. Ağır hakaretler etti. Birkaç kere buradan uzaklaşmaları için düzgünce uyardım. Benim derdim burada kavga etmek değil. Ben burada esnafım ekmek yemeye çalışıyoruz. Biz esnaf olduğumuz için küfür edemeyiz. Bizi burada tanıyorlar, onları tanımıyorlar. Öyle deyince çok ağır bir hakarette bulundu. Onu dedikten sonra zaten benim kayış koptu. Çünkü kameralardan da izledim, bu diyalog 11 dakika sürmüş. Mağdur edebiyatı yaptılar. Ben buradan kimseyi kovmadım, buna hakkım da yok. Ben burada esnafım, gelip dükkân önünde durabilir. Ama insanlar rahatsız olduğu için sadece banklara götürün çocuğu dedim. Bu ağır, kötü bir kelime değil. İkisi de ahlak sınırlarını aşmış insanlar. Bence Allah’tan, kuldan korkusu olmayan insanlar. Bir şeyi düzgünce söyleyen insana kimse bu şekilde bağıra bağıra hakaret etmez. Olayın özeti bu. Çocuk herhangi birinin de olabilir. Bir çocuk yere düştüyse onu tutup kaldırırsın. Bu insanlık görevidir. Bunun için anne bana olmaya da gerek yok. İlk başta bizi üstüne çekmeye çalıştı. Haksızken haklı duruma gelecekti. Bana ilk hakaret eden kapalı genç bayandı. Ben ona tepki vermeyince, aralarında bir şey konuşup yaşlı kadın bana durduk yere küfür etmeye başladı. Hem insanlığım el vermedi hem hak, hukuk da bildiğim için gitsinler dedim. Esnaf olduğumuz için ister istemez ters insanlar geliyor, ufak tefek tartışmalar yaşıyoruz. Ama böyle bir ahlaksızlığı ben ilk kez gördüm. 31 yaşındayım, 20 yıldır bilfiil buradayım. Hiç kimse bu kadar hakaret edemez. Ömrümde duymadım lafları duydum. Esnafın işi zor. Biz burada binlerce insanla uğraşıyoruz. Sabrediyoruz ama bizim sabrımızı korkaklık veya yapmak zorundalar diye addetmesinler.”
(BZ-
Size daha iyi hizmet sunmak, içerik ve reklamları kişiselleştirmek için çerezler aracılığı ile internet tarama verileri topluyoruz.